MÜZELERİN GÜCÜ MÜZE VE TOPLUM İLİŞKİLERİNDE…
MÜZELERİN GÜCÜ MÜZE VE TOPLUM İLİŞKİLERİNDE… Toplumsal değişimler müzenin rolünü, felsefe ve uygulama bağlamında değiştirmiş; müze açısından toplumu tanımayı zorunlu kılmıştır. Müze, toplumu tanımak için eser toplama, koruma-onarım, sergi tasarımı, tanıtım ve izleyici geliştirme alanlarında yeni stratejiler geliştirmek zorundadır. Bu nedenle müzenin varlık amacını ve felsefesini belirlemek, bu doğrultuda
Bir Müzeler Günü Haftasını Müze kardeşleri Olarak Kutluyoruz. İyi ki doğdun sevgili Özlem Dengiz Uğur
Tam bir yıl geçmiş ve bu bir yılı geçirdiğimiz zamanı en keyifli şekilde kendi özel Blog sayfasında paylaşan sayın Özlem Dengiz Uğur 20 Mayıs 2021, Perşembe günü saat 23:45 günü Whatsapp mesajı üzerinden heyecanla bizlerle paylaştı. Müze Kardeşliği böyle birşey olsa gerek. Bu geçen sene içerisinde kendisine ait olan
MÜZELERDE EŞİTLİK VE ÇEŞİTLİLİK
Kültürel çeşitlilik, çağdaş toplumlarda gözlemlenen, kültürün inanç, kimlik, değer, dil, din, yaşam biçimi, sanat, demografik unsurlar vb. bileşenlerindeki farklılıkları “zenginlik” olarak değerlendirerek, kendi inanç ve uygulama sistemlerine göre yaşayan bilinçli ve iyi örgütlenmiş bütün grupları kapsayan ve bu grupları güçlendirerek tanımayı destekleyen bir yaklaşımdır. Kültürel çeşitliliğin modern toplumlarda üç biçimi
Bir Tanım, Bir Kitap: Müze Eğitimi
(Müze eğitimi alanındaki kapsamlı çalışmalardan sayılan Eilean Hooper-Greenhill’in Müze ve Galeri Eğitimi isimli kitabından özetlenmiştir.) Müze eğitimi alanındaki çalışmalar müzelerin halkın da gidebileceği mekânlar olmasından hemen sonra yani uluslaşmanın hız kazandığı dönemle başlar. Bu dönemde müzeler, kitlelerde ulusal bilinç oluşturmak ve onları eğitmek üzere teşvik edilir ve yoğun olarak kullanılır.
Uluslararası Müzeler Günü
Edebiyatta okurun, tarihte sıradan insanın, sosyolojide gündelik hayatın, tiyatroda izleyicinin kültürel varlıklarını kazanmasına benzer bir durum müzelerde de yaşanır. Yazarın ürettiğinin okurun yorumundan üstün olmadığı, tarihte kahramanların ve savaşların dışında da anlatılmaya değer durumların varlığının kabulü bu alanlardaki değişimin işaretlerindendir. Özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısıyla türsel sınırların ve konuların gelişmesi,