Selma Gürbüz’ün 5 Kasım 2020 tarihinde İstanbul Modern’de açılan sergisi “Dünya Diye Bir Yer” sanatçının otuzbeş yıllık sanat üretimine odaklanıyor. Tam olarak bir retrospektif olmamakla birlikte, Gürbüz’ün bugüne kadar bir müze çatısı altında yer alan, farklı dönemlerinden çalışmalarının bir araya getirildiği en kapsamlı sergisi.
Türkiye’de ilk Covid19 vakasının görülmesinin ardından bir süre kapalı kalan müze ve sergi salonları şu günlerde ekseriyetle açık olmakla birlikte, değişen kısıtlamalar, kapsamlı sergiler ya da bienaller için dahi olsa, şehir dışı seyahatleri güçleştirmekte.
İşte tam da bu noktada İstanbul Modern’in Başkent Üniversitesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı ile birlikte düzenlemiş olduğu çevrimiçi sergi turu, pandemi pratikleri adına çok kıymetliydi.
İstanbul Modern’in geçici binasında iki kata yayılmış olan sergiyi küratörü Öykü Özsoy gezdirdi. Koleksiyonun Özsoy’un akıcı anlatımları ile eş zamanlı olarak görüntülenmesinin, sürekli hareket halinde devam eden canlı yayının başarısında katkısı büyüktü.
1960 yılında İstanbul’da doğan Selma Gürbüz, sanat eğitimine 1980 yılında İngiltere’deki Exeter College of Art Design’da başlar. 1984 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun olur. Paris, Roma, Buenos Aires ve Barselona başta olmak üzere, Japonya’nın farklı şehirlerinde de birçok sergiye katılan Gürbüz’ün yapıtları, Londra’daki The British Museum, Paris’teki Galerie Maeght Koleksiyonu, İstanbul Modern, Ankara Resim Heykel Müzesi gibi farklı koleksiyonlarda bulunuyor. Yurtiçinde ve yurtdışında sergilerini açmaya devam eden sanatçı, İstanbul’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.
Serginin küratörü Özsoy, Gürbüz’ün zamansız imgelerle yeni bir dünya kurup, bizlere sunduğunu dile getiriyor. Sanatçının resimlerindeki figürler bakışlarıyla bizi yakalar. Yaşadığımız dünyadan kadim zamanlara, mitlere, söylencelere uzanan hikayeler fısıldanır kulaklarımıza. Zaman doğrusal değil, katmanlı, asimetrik biçimlerde akar. Bugün geçmişe bağlanırken aynı zamanda geleceğe de uzanır. Sanatçının resimleri herhangi bir zaman ve mekan algısından bağımsız, figürleri ise resimlerin yüzeyinde sakin, neredeyse havada süzülüyormuş hissi veren bir hafifliğe sahiptir; ancak bize geçirdikleri duygular da bir o kadar güçlüdür.
Sergide, sanatçının resim, yerleştirme, desen, video ve heykel gibi farklı ifade araçlarıyla ortaya koyduğu yüzden fazla yapıtı yer alıyor. Selma Gürbüz’ün yapıtlarının özünde doğa anaya dönüş, onun besleyici ve koruyucu dişil varlığını, üretme gücünü hatırlamak ve doğanın bir parçası olduğumuza vurgu vardır.
Sanatçı 1990 yıllarının başında bir süre yaşadığı Paris’te Joan Miro tarafından kurulmuş bir baskı atölyesinde çalışır. Monotype adını verdiği serinin ilk çalışmalarına burada başlar. El yapımı kağıtlar üzerine tempera tekniği ile yaptığı çalışmalara ilerleyen yıllarda da yapıtlarında sıkça yer verir.
Sanatçı kendisini tek bir coğrafyaya ve kültüre ait kabul etmiyor. Dünyanın farklı coğrafyalarına gerçekleştirdiği seyahatler, beraberinde yaptığı araştırma ve gözlemler neticesinde çeşitli kültürlerden yaptığı alıntıları tekrar yorumluyarak çalışmalarına yön veriyor. Gürbüz’ün Afrika seyahati sonrası ürettikleri Dünya Diye Bir Yer adlı serginin odağında yer alırken, bu yapıtlara eski dönemlerde aynı temalarla ürettikleri de eşlik ediyor.
Selma Gürbüz eserlerini kağıdı yere sererek, dizlerinin üzerinde ve nefes teknikleri kullanarak yaparken, bu üretim sürecini bir meditasyon seansı olarak düşünüyor.
Gürbüz kültürel bellekte ve sanat tarihinde yer etmiş iyi bildiğimiz bazı kült kadın figürlerini adeta bozup tekrar biraraya getirip, eserlerinde yorumluyor. Anadolu’daki bereket tanrıçası Kibele ile aynı karakteristik özelliklere sahip, Nijerya’da aynı zamanda bir nehrin ismini de taşıyan Oshun figürünü bir heykelde görselleştiriyor. Ahşap memelerin tek tek boyanıp küre şeklindeki bir demir yapı üzerine yerleştirilmesinden oluşan heykel, doğaya atfedilen saflık, güzellik, aşk ve doğurganlık temalarını aktarıyor.
Afrika seyahati sonrası yaptığı yapıtlarda kendi özgür doğalarında gözlemlediği hayvanları günlük yaşamlarından sahnelerle resmeder. Sanatçı büyük boyutlu iki çalışma olan Aslanlar Pusuda ve Günlerden Bir Gün isimli eserlerinde kakma adını verdiği tekniği ilk kez uygular. İki boyutlu yüzeyleri katmanlar ve dokular oluşturacak şekilde işleyerek üç boyutlu hale dönüştürür.
Gürbüz Tanzanya seyahatinde çok etkilendiği Masai kadınlarını Afrika sanatında geleneksel bir yeri olan, kabilelerin ritüellerinde sıkça kullanılan maske olgusuyla betimler. Ahşap oyma olarak hazırladığı maskeler, gerçek ve yapay saçlarla birlikte süslemelerle farklı ifade ve kimliklere bürünür.
El yapımı kağıt üzerine kakma yöntemiyle yaptığı, her bir detayın ince ince işlendiği diğer bir çalışması Birbirimize İyi Bakalım’ da kadınlar göz yaşları değil inci taneleri dökerler. Selma Gürbüz’ün bu yapıtı İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde Türkiye sanat ortamında kadın sanatçıların üretimine destek olmak ve temsillerini güçlendirmek amacıyla kurulmuş Kadın Sanatçılar Fonu’yla müzenin koleksiyona kazandırılmıştır.
Ağaç Kadın sanatçının otoportresi olarak adlandırılabilir. Farklı kültürlerde doğum, yaşam, ölüm ve yeniden doğuşu simgeleyen hayat ağacını andıran bu resim yaşam döngüsünü tasvir eder.Tüm kadın figürlerinin kendisi olduğunu söyleyen sanatçı Otoportre ve Silik Kostüm adlı yapıtlarındaki imgelere de kendi yüzünü ve bedensel ifadesini taşır. Güllerin İçindeki Kadın ise sanatçının sergi açılışından önceki son eseridir.
Adem ile Havva’yı resmettiği İsimsiz adlı yapıtında Havva’nın ayak bileklerine kadar uzanan kalın örgülü saçları yılan saçlı Medusa’yı çağrıştırırken, farklı mitleri ve olguları tekrar düşündürtür.
Paleolitik mağara resimlerinden günümüze dini inanışlar da dahil, doğu ve batı kültüründe binlerce yıldır karşımıza çıkan el ve göz figürleri Gürbüz’ün pek çok yapıtında da yer alır. Sergide yer alan El Küre ve Siyah Küre Göz adlı heykellerde boşluk bırakmayacak şekilde yan yana yerleştirilmiş el ve göz figürleri gözeten ve koruyan muskalar olarak betimlenebilir.
Yaşam ve ölümü birbirini tamamlayan döngüler olarak tanımlayan sanatçının yapıtlarında, İskeletler ölümle hesaplaşmanın sembolü olarak, dans eder, koşar, güler, avlanır, akrobatik hareketler yapar, insanlara ait jest ve mimiklerle dünyaya ait varlıklar gibi betimlenir.
Sergide Gürbüz’ün iki de video çalışması yer alıyor. Biz Buradayız adlı yapıtı, sanatçının Masai halkının havaya zıplayarak gerçekleştirdikleri dans rütüelinin kendisindeki ruhsal izdüşümünün hareketli görüntü aracılığıyla görselleştirilmesinden oluşuyor.
Kullandığı malzeme çeşitliliği, malzemelerin kökeni, içeriği ve tarihleriyle kurduğu bağ, keza ürettirken kullandığı teknikler geçmişten günümüze ardından geleceğe bir tür akış.
Sonuç olarak serginin küratörü Öykü Özsoy’un ifade ettiklerine katılmamak mümkün değil; “Dünya Diye Bir Yer” bir serginin ötesinde, Selma Gürbüz’ün yıllar içinde gittikçe rafine hale gelen sanat üretiminden süzülerek vücut bulan görsel bir ansiklopedi. Yapıtlar, yaşadığımız dünyanın gerçekliğinden uzak gibi görünse de, aslında bize hayatı, zamanın geçişini ve insanların bu döngüdeki hallerini anlatıyor. İzleyici, bu lezzetli ve şaşırtıcı hikâyeleri taşıyan görsel ansiklopedinin tasvirleri arasında tekinsiz olduğu kadar da keyifli bir kayboluş hissi yaşıyor.
Sergi 31 Mart 2021 tarihine kadar İstanbul Modern’in geçici binasında görülebilir. Serginin görseller yanı sıra pek çok da yazılı bilgi içeren, özenle hazırlanmış bir de kataloğu mevcut.
Kaynakça
Dünya Diye Bir Yer (2021). Sergi Kataloğu. Editör N. Can Katrancı. Ofset Yapımevi. İstanbul.
İstanbul Modern (2021). Güncel Sergiler. Selma Gürbüz: Dünya Diye Bir Yer.
01.01.2021 tarihinde https://www.istanbulmodern.org/tr/sergiler/guncel-sergiler/selma-gurbuz-dunya-diye-bir-yer_2551.html adresinden erişilmiştir.
Sanatatak (2021). Selma Gürbüz’ün Türkiye’deki İlk Müze Sergisi. Serfiraz Ergün. 10.02.2021 tarihinde https://www.sanatatak.com/view/dunya-diye-bir-yer adresinden erişilmiştir.
Sergi Turu. İstanbul Modern ve Başkent Üniversitesi Müzecilik Yüksek Lisans Programı’nın iş birliği ile 6 Ocak 2021 tarihinde gerçekleştirilen sergi turu.