Dünyada her yıl temmuz ayının üçüncü haftası pazar günü Dünya Dondurma Günü olarak kutlanmaktadır. Her yaştan insanın yılın her mevsiminde severek tükettiği dondurmanın tarihi hiçte azımsanmayacak kadar eski tarihlere dayanıyor.
Tarihte dondurmayı andıran karışımların kökeni rivayet edilene göre Büyük İskender’ e kadar uzanıyor. İmparatorun bal, meyve, şarap ve yemişlerle hazırlanmış buz yemeğini sıklıkla tükettiği belirtiliyor. Roma İmparatoru Neron’un ise meyveleri karıştırıp yemek için kölelerini dağlara buz getirmeye gönderdiği bilinmektedir. Bu bilgilerle birlikte damaklarımıza dost olmuş dondurmanın icadı 2200 yıl önceye Asya’ ya uzanmaktadır. Çinlilerin M.Ö. 200’lü yıllarda ana gıda maddeleri olan pirinci süt ile karıştırıp karda dondurdukları biliniyor. Çinlilerin buzda sütlü dondurma icatları ise daha sonra Marco Polo sayesinde Avrupa’ya taşınıyor. 13.yüzyılda Çin gezisinden dönen Marco Polo aynı zamanda cebindeki dondurma tariflerini de beraberinde İtalya’ ya getiriyor. O zamanlarda aristokratların görkemli sofralarında lüks bir yiyecek olarak tüketilen dondurma Sicilyalı göçmen Francisco Procopio Cuto’nun Fransa’nın ilk kafesini açıp dondurmayı buraya dâhil etmesi sayesinde halkın damaklarıyla da tanıştırıyor. Gittikçe bir trend halini alan ve bu zamana kadar da popülerliğini yitirmeyen dondurma Cuto sayesinde pastane ve restoranların menüsüne giriyor.
Avrupa’dan sonra ABD’yi de ziyaret eden lezzetin yaygınlaşması 1851’de Jacob Fussell tarafından ilk dondurma fabrikası kurulmasıyla seri üretimle hız kazanmaya başlamıştır.
Peki, bu Dünya turundan sonra dondurma hangi ülkeye aittir sorusunun cevabı ne olabilir? Günümüzde Roma dondurmasının ününden de anlaşılacağı üzere İtalya dondurmayı sahiplenmiş durumdadır. Çinliler karışımı ilk bulanlar olsa da ilk kullananların İtalyanlar olması onları dondurmanın sahibi yapıyor.
Dondurmayı genç, yaşlı herkes için vazgeçilmez kılan lezzetin sırrı ne acaba? Bu harika buluşun temelinde belirli birkaç sabit malzemesi bulunuyor. Süt, şeker, meyve, yumurta, salep, nişasta gibi aroma ve kıvamı veren maddeler dondurmanın hammaddesi olarak biliniyor. İtalyan dondurması olarak anılan Gelato günlük süt, krema ve taze meyveler karıştırılarak yapılıyor ve taze şekilde üretiliyor. Dondurulmuş meyve püresi şeklinde sunulan Sorbe dondurmalar ise şeker ve suyun mevsimlik meyvelerle belli oranlarda karıştırılmasıyla yapılıyor ve içinde süt bulunmuyor. Bu da vegan ve vejetaryenler için ideal bir seçenek oluşturuyor.
Sanayileşmenin geliştiği zamanlarda ise ilk dondurma makinesi Amerikalı Nancy Johnson tarafından 1843’te icat edilmiş, modern dondurmacılığın temelleri ise 1851 yılında, Jacob Fussell’in Baltimore’da kurmuş olduğu ticari dondurma tesisyle atılmıştır. 1876 yılında New York’ta İtalyan asıllı Amerikalı Italo Marchioni ilk dondurma kornetini üretir.
1870 yılında kaymak ayırıcı makineler, 1878’de mekanik soğutucular, 1895’de pastörize düzenlerdeki gelişmelerle birlikte 1902’de tuzlu su akımıyla çalışan soğutucularla homojenize makinelerin keşfi modern anlamda dondurmacılığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Soğutma sistemlerindeki yeni buluşlar, 1922’de ekspansiyon soğutucularının, 1929-35 yılları arasında sürekli dondurucuların ve 1940-45 yılları arasında da dondurmayı çok düşük derecelerde saklama imkânı sunan ev dondurucularının geliştirilmesiyle dondurma teknolojisinin hemen hemen bütün sorunları çözülmüştür.
Bitkisel yağlardan da yararlanma olanağı ile maliyetin aşağı çekilmesi, önceleri lüks bir tüketim maddesi olarak nitelendirilen dondurmanın, her mevsim, her yerde ve herkesçe tüketilen bir besin maddesine dönüşümünü sağlamıştır. Üretimin teknolojisinin gelişmesine paralel olarak satış şekilleri de gelişmeye başlamıştır. 1922 yılında bir İngiliz firmasının üç tekerlekli bisikletlerle dondurma dağıtımına başlaması, sinemanın gelişimi, seans aralarının değerlendirilmesi ve araba alımlarındaki artışa bağlı olarak yol kenarı restoranlarında dondurma satışı popüler olmuştur. Karton külaha otomatik dondurma doldurma makinesinin 1909 yılında Amerika’da keşfiyle müşterilerin satın alabileceği dondurma çeşitleri de çoğalmıştır. 1920’lerde piyasaya giren Popsickles ve Eskimo Pie dondurmaları iki aromayı alüminyum folyo pakette satmaya başlamıştır.
Dondurmanın “lolipop” gibi bir çubuğa saplı biçimde satılmaya başlanması da 1920’lerde keşfedilen ve halen kullanılan bir metottur. Anadolu’da Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde yüksek Anadolu düzlüklerinden toplanıp buz mahzenlerinde depolanan kar veya buzla yapılmış şerbet içme geleneği vardı. Bu gelenek 17. yüzyılda kar ticareti yapanların İstanbul’da “karcı” tabir edilerek önemli bir profesyonel grup olmasına kadar gelmiştir. Kar, İstanbul’a ve diğer bölgelere, Anadolu’dan katırlarla nakledilir ve konsantre üzüm suları ile karıştırılıp dondurma benzeri buzdan tatlılar elde edilirdi.
Anadolu’da soğuk tatlı geleneğinin eskiden beri var olmasına karşın günümüzdeki gibi dondurma yapma alışkanlığının geçmişi 17. yüzyıla dayanmaktadır. Bu dönemde toplumun her kesimine yayılan dondurma yeme alışkanlığı özellikle Anadolu’nun Güneydoğu bölgesinde çok farklı yapım yöntemlerinin gelişmesine neden olmuştur. Günümüzde de Maraş dondurması olarak adlandırılan dondurma, dünyadaki örneklerinden çok farklıdır. Yakın bir zamana kadar klasik yöntemle, yani kol gücüyle hazırlanan bu dondurmanın bir özelliği bıçakla kesilecek kadar sert olmasıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar sert bir dondurma çeşidine rastlanmaz. Keçi sütü, şeker ve salepten yapılan bu dondurma çeşidi, çok kalın kütleler halinde hazırlandığından bir kancaya asılır ve buradan kesilerek yenirdi.
Dondurmanın Türklerdeki gelişimine bakacak olursak bu konuda Kaşgarlı Mahmud’un önemli bilgiler verdiği görülür. Nitekim Kaşgarlı, Türklerde kayısının sıkılıp suyundan şerbet yapıldığını ifade eder. Muhtemelen o devirde bulunduğu anlaşılan arubat (demirhindi), kızılcık, sarı erik (limgen ve amşuy), şeftali gibi meyvelerin de Türkler tarafından şerbet olarak tüketilmiş olduğu hatta bu meyve özlerinden elde edilen sulardan özellikle yaz aylarında soğutularak dondurulmuş şerbet yapıldığı olası gözükmektedir. Osmanlı mutfağında mandıra işletmeciliği, sütlü tatlılar ve dondurma yapımcılığından da Balkanlar’dan gelenlerin büyük başarı sağladıkları görülmektedir. Osmanlı devletinde dondurmanın genelde sadece bu işi yapan ihtisas sahibi dondurmacı esnafı tarafından değil muhtelif esnaf grupları tarafından yapıldığı görülmektedir. Dondurmanın gelişiminden çok önce bilinen şekerin 19.yüzyılın başlarında, şeker pancarından elde edilmesi sonucu ucuzlamasıyla dondurma üretimi hızla yaygınlaşmış ve bu çerçevede 1900’ün başlarında ilk defa İstanbul ve Kahramanmaraş’ta dondurma üretimi yapılmaya başlamıştır.
Bu özel gün 1984’te Amerikan Başkanı Ronald Reagan tarafından yapılan resmi bir bildiri ile oluşturuldu. O zamanlar sadece 15 Temmuz 1984’de bir kez kutlanacaktı. Ancak dondurma endüstrisi her yıl bu geleneği devam ettirmeye karar verdi. Bu da şimdi bir gelenek haline geldi ve tüm dünyaya yayıldı.
Dünya Dondurma Günü her yıl temmuz ayının üçüncü pazar günü kutlanıyor. Bu kutlamalar 1984 yılından beri sürüyor ve böylelikle hemen herkesin en sevdiği tatlının lezzetini kutluyoruz. Siz de Dondurma Günü’nde serinletici bir dondurmadan bir kaşık alın ve tadını çıkartıp serinleyin.
Dünya Dondurma Gününüz kutlu olsun…