Sanat eseri koleksiyonerliğine başlamadan önce sanatın gelişimini anlamak gerektiğine inanıyorum. 21.yüzyılda sanatı anlamak belki biraz zor olabilir. Ancak bol bol sergi gezerek ve üzerine okumalar yaparak anlaşılabilir kılmak da mümkün. Sizlere bu yazıda Sanat 101 diye adlandırdığım 10 kitabı göstereceğim. Yazının temel amacı ise siz okuyuculara, koleksiyonerliğe merak salanlara farklı bir bakış açısı oluşturabilmek.
İlk kitap sanat tarihinin temellerini anlayabileceğimiz Vernon Hyde Minor’ın kaleme aldığı Sanat Tarihinin Tarihi adlı kitap. Koç Üniversitesi Yayınları tarafından basılan Cem Soydemir tarafından çevirisi yapılan kitap herkes tarafından oldukça rahat okunabilirliğe sahip. Minor, sanatın tanımının çağlar boyunca değişen haliyle okuyucuya sunuyor. Sanatın ne olduğunu anlayamadan sanat eserini anlamanın mümkün olmaması düşüncesiyle ilerliyorsunuz kitapta. Minor kitaptaki amacını “Sanat tarihinin ne olduğunu, nereden doğduğunu, temelini oluşturan fikirlerin, kurumların ve pratiklerin neler olduğunu, bugünkü şekline nasıl büründüğünü ve kullandığı eleştirel yöntemlerin neler olduğunu tanımlamaya çalışmak” olarak dile getiriyor. Sanatı anlamayı sağlayacak en önemli kitaplardan biri olarak ilk sırada yerini alıyor.
Görme Biçimleri, sanat eleştirmeni John Berger tarafından yazılmış ve sanat okurlarına sunulmuştur. Metis Yayınlarından çıkmakta olup, Yurdanur Salman tarafından çevirisi yapılmıştır. Sanat görmeyle başlar, önce görürüz sonra anlarız. Berger de kitabında görmenin önemini anlatır. Kitabın açıklamasına baktığımız zaman “Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir. Ne var ki başka bir anlamda da görme sözcüklerden önce gelmiştir. Bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek bulunuruz. Bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştiremez. Her akşam güneşin batışını görürüz. Dünyanın güneşe arkasını dönmekte olduğunu biliriz. Ne var ki bu bilgi, bu açıklama gördüklerimize uymaz hiçbir zaman. Gerçeküstücü ressam Magritte “Düşlerin Anahtarı” adlı resminde sözcüklerle nesneler arasında her zaman var olan bu uçurumu yorumlamıştır.” tanımını görürüz. Görme Biçimleri’ni yalnızca sanat eserlerine bakışımızı geliştirmek için değil aynı zamanda günlük yaşantımıza etki edecek bir kitap olmasından dolayı listeye ekleyebiliriz.
Rönesansın babası olarak anılan Giotto’nun sanat yaşamını anlatan kitap, değerli akademisyenimiz Bedrettin Cömert tarafından yazılmıştır. Deki Yayınevi tarafından Giotto’nun Sanatı adıyla yayımlanmıştır. Rönesans’ın öncüsü saydığımız Giotto’nun çalışmalarının, tekniğinin anlatıldığı kitap eser okumaya ve ayrıntıları görmeye yardımcı olacak nitelikte. Açıklamasında “Giotto, batı resim tarihinin önemli bir dönüm noktasıdır. Gerek insanlık ve tarih görüşü, gerekse resimsel biçim ve üslup bakımından Ortaçağ’ın ayaklarını yere bastıran ilk devrimcidir. Giotto, yalnızca resim tarihi açısından bilinmesi gereken müzelik bir tarih halkası değil, her çağın insanına yepyeni bildiriler sunup çok boyutlu ufuklar açan bir üslup ve insanlık serüvenidir… Assisi’de yukarı S.Francesco kilisesindeki Aziz Francesco freskolarıyla; Padova’da Arena kiliseciğinin duvarlarını ölümsüz bir çağdaşlığa yücelten Anna, Meryem ve İsa öyküleriyle veya Floransa’da Santa Croce kilisesinin iki küçük şapelini solgun bir duygulanım dünyası yapan yapıtlarla karşı karşıya gelmek ne denli yeni ve çağcıl bir ressamla tanışma mutluluğuna erdiğimizi kanıtlamaya yeter.” yazmaktadır. Sanat kümülatif ilerleyen bir yapıya sahip olması kaynaklı önceki dönemleri bilmeden çağdaşı anlamak mümkün olmuyor. Rönesans’ın öncüsü Giotto döneminin çağdaş bir sanatçısı olarak önemini koruyor. Bu sebeptendir ki çağdaş sanatı anlamak için Giotto’yu da bilmek gerekir.
Sanatçıların Hayat Hikayeleri ilk olarak 1550 yılında, Rönesans’ın en önemli sanatçılarını anlatmak için Girgio Vasari tarafından yazılmıştır. SEL Yayınları tarafından basımı sürdürülen kitap Elif Gökteke tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Cimabue’den Tiziano’ya dönemin önde gelen sanatçılarının yaşamlarını anlattığı kitap günümüzde bile sanat camiasına ışık tutmaktadır. Kitap açıklamasında “Giorgio Vasari, İtalyan Rönesansı’nın belli başlı sanatçılarının hayat hikâyelerini yayımladığında, sanat tarihi disiplininin temellerini de attı. Vasari’nin kullandığı biyografik yöntem, asırlar boyunca sanat tarihi yazımına öncülük etti ve model oluşturdu. İlk baskısı 16. yüzyılda gerçekleştirilen ve ilk sanat tarihi kitabı olarak nitelendirilen Sanatçıların Hayat Hikâyeleri’nden yapılan bu kapsamlı seçki, Rönesans’ın doğuşunu ve gelişimini dönemin belli başlı sanatçıların hayatları ve yapıtları üzerinden anlatıyor. Cimabue ve Giotto’dan Alberti gibi perspektif teorisyenlerine ve Rönesans sanatının doruğunu temsil eden Raffaello, Leonardo ve Michelangelo gibi büyük ustalara uzanan Vasari, sanatçılarla ilgili ilginç anekdotların yanı sıra yapıtları hakkında da son derece ayrıntılı bilgiler veriyor. İtalyan Rönesansı’na tanıklık etmiş Floransa, Roma, Venedik gibi kentlere, mimari ve resimsel başyapıtların sırlarına, Medici ailesinin dünyasına, sanatçıların esin kaynaklarına uzanan renkli bir geçmiş yolculuğu…” yazmaktadır. Başucu kitapları listesine ekleyebileceğimiz değerdeki kitap çağdaş sanata giden yolculuğu anlamamıza olanak sağlayacaktır.
Edward W. Said tarfından ilk olarak 1978 yılında kaleme alınmıştır. Metis Yayınları tarafından basımı sürdürülen kitabın çevirisi Nezih Uzel tarafından yapılmıştır. Dönemlerde ilerlerken Oryantalizmi es geçmek olmazdı. Dolayısıyla bu alanda çalışmaları kaynak niteliği taşıyan Edward Said’in Şarkiyatçılık kitabını okumak gerekmektedir. Her dönem sanatçıların yeniyi, farklıyı aramasının doğal sonuçları sanata yansımıştır. Edward Said, İngiliz yönetimi altında Kudüs’de doğdu. Babası zengin Hıristiyan Filistinlilerden bir iş adamı ve Amerikan vatandaşı, annesi Hristiyan Lübnanlı ve Filistin kökenliydi ve Nazaret’te doğmuştu. Said 12 yaşına kadar Kahire ve Kudüs arasında gidip geldi ve 1947’de Anglikan St. George Akademisi’ne kabul edildi. 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında aile mülteci konumuna düşüp Mısır’a gitti. (https://www.idefix.com/yazar/edward-w–said/s=211156) Doğulu olarak Batılıların arasında yaşaması Said’in bu kitabı yazmasını muhakkak ki tetiklemiştir. Kitap açıklamasında “Batılıların Doğu’yu nasıl çarpıtarak ele aldıklarını ve bunu hangi yöntemlerle gerçekleştirdiklerini ve böyle bir davranışa hangi gaye ile başvurduklarını gözler önüne sermeye çalışırken, büyük bir duyarlılıkla şu cümleleri tekrarlamaktadır: “İnsan gerçeğine böylesine uzak ve böylesine gözleri kapalı bir ilmin varlığını fark etmeseydim bu kitabı yazmazdım.” cümleleri yer almakta. Her bir resim bir sonraki nesle ışık tutmuştur. Oryantalizm de yadsınamaz bir şekilde günümüzün şark-garp ilişkisini göstermektedir. Bu sebepten dolayı okuma listemize gönül rahatlığıyla ekleyebiliriz.
20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar adlı kitap, kültür araştırmacısı ve sanat tarihçisi Ahu Antmen tarafından yazılmıştır. Çağdaş sanata ulaşmadan önceki son durağımız Modernizmi göreceğimiz kitapta, Ahu Antmen İzlenimcilikten Yeni Kavramsalcılığa kadar ele almaktadır. Modern sanatı adım adım izleyip, özümseyebileceğimiz okuması oldukça rahat olan bir kitaptır. Kitap açıklamasında “Kübizm’den Gerçeküstücülüğe, Soyut Dışavurumculuktan Pop’a, Arazi Sanatı’ndan Performans’a ve Kimlik Sanatı’na 20. Yüzyıl Batı Sanatı, değişen dünyada yeni konulara yeni ifade biçimleri arayan sanatçıların ardı arkası kesilmeyen arayışlarıyla şekillenen bir yaratıcılık serüvenidir. Elinizdeki kitap, akımlar halinde gelişen bu serüvenin ana noktalarını içeren bir rehber olarak çağımız sanatına ayna tutuyor, yüz yıllık sürece yayılan dönemde birbirini kovalayan yeni oluşumların izini sürüyor. Her biri kendi dönemine damgasını vurmuş sanatsal akımları, onları bizzat yaşayanların yazdıklarından ve anlattıklarından yapılmış bir seçki eşliğinde okuyabileceğiniz kitapta, tarihe yansıyan sayfaların sanatçılarca doldurulmuş satır araları var:
Picasso ve Braque, Kübizmi nasıl keşfetti?
Fütüristler neden müzeleri yıkmak istiyordu?
Maleviç’in “Siyah Kare”si dönemin eleştirmenlerinin yazdığı gibi ‘sanatın sonu’muydu?
Marcel Duchamp neden sıradan bir pisuarı sergilemek istedi?
Chris Burden Performansları sırasında fiziksel dayanıklılığın sınırlarını mı araştırıyordu?
James Luna müzede neden kendini sergiledi?..” yazmaktadır. Akımları anlamanın sanatı anlamanın temelinde yer aldığını söyleyebiliriz.
Modernizmin Serüveni adlı kitap Enis Batur tarafından çeşitli metinler bir araya getirilen modernizm üzerine kaynak kitap niteliği taşımaktadır. SEL Yayınları tarafından basımı sürdürülmekte ve çeşitli yazarların makalelerini içerisinde barındırmaktadır. Plastik sanatlardan felsefeye, felsefeden mimariye modernizmi çeşitli alanlarda birleştirerek her yönüyle klasik-modern ayrımını anlamamız hedeflenmektedir. Kitabın açıklamasında “Rimbaud’nun “mutlaka modern olunmalı” sloganıyla, Meschonnic’in “modernizm iyileşilmesi gereken bir hastalıktır” saptaması arasına giren 150 yıl içinde yeryüzü kültürü, Batıdan Doğuya, Kuzeyden Güneye modernist bakışın egemenliği altında yaşadı. Enis Batur, temel bir başvuru seçkisi, bir eğitim aracı olarak tasarladığı Modernizmin Serüveni’nde, konunun farklı teorik cephelerine ışık tutan ana metinleri bir araya getirdi. Yalnızca sanat ve edebiyatın sınırladığı bir toplam değil buradaki: Felsefeden mimariye, geniş bir yelpazede bir çağın değerlerini, taşkınlıklarını, ütopyalarını gösteren bir kaynak kitap.” yazmaktadır. Fütürizm, post-modernizm, dışavurumculuk gibi farklı akımlarla okuyacağımız modernizm günümüze bizleri ulaştıracaktır.
Sanat tarihçi Zeki Coşkun tarafından ele alınan 21. Yüzyılda Sanat…? Kitabı, İkaros Yayınları tarafından basımı yapılmaktadır. Günümüz sanatını anlatan, okuyucunun anlaması için bir yol haritası çizen çalışma rehberlik etmektedir. Kitap açıklamasında “Zeki Coşkun, Modern Çağ ve sonrasının izini sürerek kültür – sanat alanında olgusal, kuramsal ve kurumsal düzeylerdeki değişimlerin panoramasını çiziyor. Ardından, konunun önde gelen isimleriyle “21. Yüzyılda Sanat”ı dört cepheden tartışmaya açıyor. Önümüze ayrıntılı, kapsamlı bir yol haritası çıkıyor:
-Sanat Medyası ve Mecraları: Yayın, İletişim, Eleştiri
-Kültür – Sanat Yönetimi ve Eğitimi: Yaratıcı Endüstriler,Kültür Politikaları ve Sivil Toplumun Rolü
-Müze, Vakıf, Sanat Kurumları ve Yönetim: Kültür Ekonomisi, Sermaye ve Kültür Sanat İlişkisi
-Şehir ve Kültür: Kamu ve Sivil Toplum İşbirliği, Kentsel Dönüşümden Kültürel Dönüşüme” yazmaktadır.
Sanat tarihçi ve sanatçı Adnan Turani’nin çağdaş sanat alanı üzerine çalışmalarından olan Çağdaş Sanat Felsefesi kitabı, modern sanatı ve çağdaş sanatı anlamamıza yardımcı olacak kitaplardandır. Remzi Kitapevi tarafından basımı sürdürülmektedir. Uzun yıllar akademisyenlik yapan Adnan Turani’nin bilgi birikimi ve aktarımı Çağdaş Sanat Felsefesi çalışmasıyla da gelecek nesillere katkı sağlamaktadır. Kitap açıklamasında “Sanat yapıtı, bataklıkta açıp serpilmiş, insanı büyüleyen bir nilüfer çiçeğine benzetilebilir. Bu güzel çiçek, yaşadığı ortamla ilişkisi olmayan bir yerde sergilenirse, onun bataklıkta büyüdüğü akla gelmez. Sanat yapıtı da, yaratıldığı yerden farklı bir çevre içinde gösterilirse, onun, içinde doğup büyüdüğü ortam ve farklı koşullar bilinemez. Bu yüzden sanat yapıtını oluş halinde iken tanımanın, onun anlaşılmasında ve çözümlenmesinde büyük yararı vardır. Bu araştırma, modern sanatın içinde doğup büyüdüğü ortam ve koşulların saptanmasını bu nedenle amaç edinmiştir.” yazmaktadır. Başucu kitaplarına arasına girecek yapıtı listeye eklemekte fayda bulunmaktadır.
Listenin son kitabı Çağdaş Sanat Nasıl Okunur? 21. Yüzyıl Sanatını Yaşamak kitabı Michael Wilson tarafından kaleme alınmıştır. Hayalperest Yayınlarından çıkan kitabın tercümesini de Firdevs Candil Erdoğan yapmıştır. Kitap çağdaş sanatın karmaşık yapısına dikkat çekmek ve bu yapıyı çözümlemek için ortaya konmuştur. Kitabın açıklamasında “21. yüzyıl sanatının sürekli değişen, sık sık da kafa karıştıran dünyası, önemli bir sanat yazarının iddialı ve çarpıcı araştırmasıyla incelendi .Günümüz sanatçıları, insanı zorlayan, karmaşık ve genellikle kafa karıştıran yapıtlar üretiyorlar. Bu kitap, dünyanın dört bir yanındaki müzelerde, galerilerde sergilenen geniş yapıt yelpazesini anlamayı ve bunlardan haz almayı sağlayan bir kılavuz sunuyor. Kitapta, son yirmi yıl içinde dünya genelinde üretilen, aralarında fotoğraf, yerleştirme, heykel, resim, video, performans ve benzerlerinin de bulunduğu iki yüzden fazla sanat yapıtı yer alıyor. Kitabın yazarı Michael Wilson; Francis Alys, Allora ve Calzadille, Luc Tuymans, Marina Abramovic gibi bugün dünya çağında bilenen çalışmalar yapan ünlü sanatçıların yapıtlarını içeren kapsamlı bir seçkiyle konuyu irdeliyor.” ibaresi bulunmaktadır.
Bu kitap listesi günümüz sanatını biraz da olsun anlayabilmek için hazırlanmıştır. Sanatın ne olduğu, nasıl ortaya çıktığını anlayarak başlayacağımız bu yolculukta 21. yüzyıl çağdaş sanatını anlamak için her gün bir yeni okuma yapıp, galeri ve çağdaş sanat müzesi gezeceğiz. Koleksiyonerliğe adım attığımızda yalnızca gözümüze hoş gelen veyahut yalnızca popüler diye edineceğimiz sanat eserlerini bir standarda oturtmamıza yardımcı olacaktır. Sanatlı günler dilerim.